Hayatla Barış, Gerçeğin İçinde Kalmakla Başlıyor
Disiplinle şekillenmiş bir beden, duyguyla yoğrulmuş bir ruh ve gerçekliğe sadık bir oyunculuk anlayışı… Oyuncu Bülent Çetinaslan, yaşam felsefesini, sade hayat tarzını, sanata bakışını ve hayatındaki özel dost Bade ile kurduğu ruhsal bağı Best Life dergisine anlattı.
Sporcu kimliğiyle tanınan Çetinaslan için sahneye geçiş, bir kariyer değişiminden öte bir içsel çağrının iziydi. Voleybol sahasından tiyatro sahnesine uzanan bu yolculukta disiplinin yerini duygu aldı. Oyunculuğu bir meslek değil, kendini ifade biçimi olarak gören sanatçı, “Sahnedeyken gerçek benliğimle tanıştım,” diyerek duygularla kurduğu derin bağa dikkat çekiyor.
Günlük yaşamında da bu bütünlüğü sürdüren Çetinaslan, sporun ve doğal yaşamın onun için bir ritüel olduğunu söylüyor. Güne, can dostu Bade ile yaptığı yürüyüşle başlıyor. Bade’nin sadece bir evcil hayvan değil, ruhunun aynası olduğunu dile getiren oyuncu, onunla kurduğu bağ sayesinde koşulsuz sevgiyi yeniden tanımladığını belirtiyor: “En kötü günümde sessizce yanımda, en iyi günümde coşkumun ortağı…”
Beslenmeden sinema anlayışına kadar her alanda farkındalıkla hareket eden Çetinaslan, “Bütünsel yaşam sadece ne yediğinle değil, ne düşündüğünle, ne hissettiğinle ilgilidir,” diyor. Karanlık ama gerçekçi sinema dünyalarını seven oyuncu, David Lynch ve Tim Burton gibi yönetmenlerin işlerine özel bir ilgi duyuyor.
Oyunculuk kariyerinde ise “Arka Sıradakiler” dizisindeki Oktay karakteri, onun için yalnızca bir rol değil, bir yaşam pratiği olmuş. İçsel çatışmalarla dolu bu karakterin, oyunculuğunda dönüştürücü bir etkisi olduğunu vurguluyor.
Hayat felsefesinde ise sadelik, dürüstlük ve sürekli dönüşüm ön planda. “İyi yaşam” kavramını da konforla değil, anlamla tanımlıyor: “Ruhuna uygun yaşamak, seni yormayan insanlarla yol almak ve doğayla bağını koparmamak…”
Gelecek hayalleri arasında kendi yazdığı bir senaryoyu yönetmek var. Gerçeklikten beslenen hikâyeleri sinemaya taşıma arzusu, onun için sadece bir hedef değil, ruhsal bir ihtiyaç.
“Gerçek hikâyeler izleyiciyle daha güçlü bağ kurar. Yaşanmışlıklar sahici oldukça sinema büyüsünü kaybetmiyor,” diyor Çetinaslan.
Röportajın her satırı, bir yaşam pratiğini; her cevabı, hayata dair bir duruşu temsil ediyor. Sade ama derin, sakin ama dönüştürücü bir yaşamın izini süren Bülent Çetinaslan, ilham veren duruşuyla okurlarına içtenlikle sesleniyor.